Sevgili Dost,
Sana yüreğimden geçenleri, tüm çıplaklığıyla yazmak isterdim, ama yapamam biliyorsun. Dosta dahi, kelimelere sığdıramayacağım, kelimeler yetse bile, dilimin ucundakileri toparlayıp da kuramayacağım cümleler var. Edebiyatımın zayıflığından değil elbette. Duygularımı ifade edişimin, sessizliği tercih edişinden..
Aslında bu daha zor galiba. Ya o sessizliğin içinde kopan fırtınaları duyamazsan.. Ya senin için neler yapabileceğimi düşünemezsen.. Senin için, ateşi elimle tutabileceğimi mesela.. gecenin bir yarısı, ayazın ten ısırdığı, karların buz tuttuğu sokaklarda bilmem kaç kez düşeceğimi hiç düşünmeden, hatta ayakkabısız bile koşabileceğimi.. Mutluluğun için neleri feda edebileceğimi.. Duygu dünyan hazin bir son yaşamasın diye, bendeki sevinçleri bile feda edip, hüznü kucaklayabileceğimi..
Ya tüm bunları ve belki de hayatta hiç yapmadığım, yapmaktan korktuğum ya da utançtan yüzümün kızarıp, yer yarılsa da içine girsem diyebileceğimi düşündüğüm birçok şeyi, senin için yapabileceğimi hiç öğrenemezsen..
Dostum, seni kaybetmeyi göze almak, organlarımı yaşarken bağışlamak kadar beter. Ama gözbebeklerindeki mutluluk için, gözlerini kaybetmeye değer.
Ayrılıklarımızın her defasında, ciğerlerine çekmen için sana bir dost nefesi ve yüreğine sıcak bir temas bırakarak gidiyorum..
Hoşçakal...

|